Mezun olduktan sonra pdr hizmet çeşitlerinden hangisine yönelmeyi düşünüyorsun?

24 Kasım 2010 Çarşamba

Kıymet bilmeyen birine ne yaparsan yap, fayda eder mi ? Fedakarlık o kişiye yapıldığında "fedakarlık" anlamını yitiriyorsa, yapmanın kime, neye, ne yararı olabilir?
Arkadaş tavsiyeleridir, "değmez, yapma, etme"lerdir; insanı alıkoydurtmuyor yapacağı şeylerden. Aklından geçtİ mi bir kere; içinden geldi mi ...

Sonu yıkıntı olsa bile... Uğraşmadan duramıyor insan, aklına düşeni yapmadan edemiyor. Çünkü biliyor ki "MUTSUZ SONA ULAŞIRKEN UFAK MUTLULUKLAR YAKALAYABİLECEKTİR."

_EVRİM_

15 Kasım 2010 Pazartesi

Sevgi olsun da aşk olmasa da olur. Gitsin aşk bedenlere girsin, 3 - 5 gün sonra çıkıyor nasılsa. Duramıyo yerinde aşk. Ordan oraya atlıyor. Sevmiyorum aşkı ben .

5 Haziran 2010 Cumartesi

....................

Bir merak bir de ayrıntı ... Ne oluyorsa bunlardan oluyo sanki. Bi de merak iyidir derler. Neresinde iyilik bunun? Anlamadım.

Merak ve ayrıntı, çok düşünmeyi getiriyor. "Düşünüyorum öyleyse varım." mı ? Bu da nerden çıktı? "Düşünüyorum öyleyse malım." daha iyi gibi. Çok düşününce ne geçiyo eline çoğu zaman. Düşündüklerinle kalıveriyorsun öylece.

Ayrıntılardakilerin boğuculuğu ve anlam kazanamayan(anlatamadıkların ya da anlamadıkları) düşünce yığını!
"Mutlu olmak için bilme , çok düşünme."


_Evrim_

28 Mayıs 2010 Cuma

Bu da mı Kader(!) Be Hey Vicdan Yoksunu





Aaa, tabii yaa.. Abartıldı da abartıldı, şişirildi olay resmen. Aslında o kadar insan can vermedi. Hatta ölenlerin de kendi hatası dimi. Öldüler onlar ; çok suçlular. Hatta ihmallerden(!) değil, 'kader'den can verdiler onlar.

"Öldüğümüz için özür dileriz, sayın başbakan." (!)


Evrim Çağman

Grizu Patlamaları Kader Değildir !

2010 yılı, grizu patlamaları ile çok konuşulur bir yıl oldu. Ancak bu patlamaların, tedbirsizlik, yeterli teknik donanımın sağlanmaması, aşırı üretim isteği, taşeronlaşma ve düşük ücretle çalıştırmalar, yoğun çalıştırmalar sonucu oluştuğu yönünde gerekçeler duyacağımıza, ülkenin Başbakanı kalkıp işi "kader"e bağlayıp içinden çıkıyor.

Başbakan, patlama bölgesinde, önce halkın protestosuyla karşılaştı, geç kaldıkları yönünde tepki almasına rağmen, birde halka aynen şöyle seslendi; "Bölge halkı bu tür üzüntülere, olaylara alışık. Bu mesleğe giren kardeşlerimiz böyle şeylerin olabileceğini bilerek işe giriyorlar. Mesleğin kaderinde bu var." şeklinde konuşarak, ihmal, taşeron ve yoğun çalışmanın yarattığı iş cinayetlerini "kader" diyerek halkı yatıştırmaya çalıştı. Sanki bu patlamalar, ihmalden değilde insanların kaderinde varmış iması yaparak, suçu kendilerinin ve patronların üzerinden atmaya çalıyor. Sadece, "bu işi işçiler yaptı" demediği kaldı.

Dünyanın hiç bir ülkesinde, bizdeki bu ilkel çalışma koşullarında işçi çalıştıran kalmadığı halde, bizde bu eski ve ilkel koşullarda işletmeye devam edilerek, patlamalara adeta davetiye çıkardıklarını görmek istemiyorlar. Artık yapılan o kadar açıklamalardan sonra, bizim bile alanımız olmamasına rağmen, patlamaların nedenini bizler bile ezberledik. Ancak sorumlular, idare ve yürütme erki bunu görmemekte ısrar ediyor. Artık, sadece yer altında bu gaz ölçümleri teknolojisini geçtik. Şimdi yukarıda işletme sorumlularının yanında bile içerdeki gaz ve tehlike durumunu saniye saniye bildiren teknoloji çoktan geliştirilmiş. İleri gelişmiş ülkelerde, grizu yüzünde artık kazalar yaşanmazken, bizde en çok can kaybı bu gaz yüzünden hala devam etmektedir.

Burada şunu sormak lazım: Acaba patronların aşırı kazanması ŞANS'ta, işçilerin ölmesi mi sadece "kader" oluyor? Acaba ağlamak va yas tutmak sadece işçi ve emekçilere mi reva görülmüş? Patronlara ve para babalarına da, keyifle eğlenmek mi "kader" olarak yazılıp, çizilmiş? Buna sayın başbakan ne cevap verecek? Kazalar peş peşe geliyor. Ağır can kayıpları yaşanıyor. Ancak çalışma koşullarında bir düzeltme hala yapılmıyor. Yada hükümet bu eksiklerin giderilip giderilmediğine dair bir denetime gerek görmüyor. İşverenleri, işçilerin can güvenliği ve iyi çalışma koşulları sağlamalarına yönelik sıkıştırmıyor. Ölümler olunca da; "Mesleğin kaderinde bu var" deyip işin içinden sıyrıldığını sanıyor. Bu "mesleğin" değil, ihmalin ve aşırı kâr dürtüsünün yarattığı bir sonuçtur. Kâr ve daha fazla kâr diyerek bu ölümler yaşanıyor. Bu doymazlığın yaratığı sonuçtur.

Eurovision 2010 Semi Final 2 - Turkey: maNga - We Could Be The Same

KÜÇÜK İSKENDER - ŞİİR


Azılı Aşklar Şatosu

bir tek sana tembih ettim saadeti

hiç bir şey hatıra değil aslında

kaynayan sular gibi bakardın ya bana

donan sular gibi gülerdin ya

bütün büyük sular korkutuyor şimdi beni

bir tek sana tembih ettim saadeti

hiç bir şey ihanet değil aslında

kararan havalar gibi dokunurdun ya bana

bozan havalar gibi şevişirdin ya

bütün güzel havalar ağlatıyor şimdi beni

MOLEKÜL BUKETİ

el kararı bir
ruhla öperken seni
nesnenin tanrıyla atıştığı
uzun gözlere ait urlarda, bilemem
rolümüzdü bilgi;
el kararı bir
ruhla öperken seni
cismin hacimle seviştiği
ani panikatak şovlarında, bilemem
neredeydi yüzümüzdeki bitkinin kökü.

öğrendim, ki veda
ve kıymettir
ergeç birbiriyle vuruşacak olan, bilirim
renkler arasında adı onun da anılsın diye.
üstünkörü!




Bıraktın Beni

şeytanın beline sardığı kuşakla bağlayıp gözlerimi
bu korkunç tuzlu yutkunmanın orta yerine bıraktılar beni
bıraktın beni
o
tahta balerinin yırtık bacaklarında benim tebliğimden
bir yansıma bir sıçrayış
gece üçte uyanıp başladım alkışlamaya,bıraktın beni;

yazı sorguya aldılar
işkencede kısa kalbim
dolaşıyorum
yeni yanmış lisenin koridorlarında
da sözlüye kaldırılıyor ilk sevgilim intihar
ben hiç ders çalışmadım senden başka, bıraktın beni;

ŞİİRİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN