_Yazasım Var_
Mezun olduktan sonra pdr hizmet çeşitlerinden hangisine yönelmeyi düşünüyorsun?
24 Kasım 2010 Çarşamba
15 Kasım 2010 Pazartesi
5 Haziran 2010 Cumartesi
....................
28 Mayıs 2010 Cuma
Bu da mı Kader(!) Be Hey Vicdan Yoksunu
Grizu Patlamaları Kader Değildir !
Başbakan, patlama bölgesinde, önce halkın protestosuyla karşılaştı, geç kaldıkları yönünde tepki almasına rağmen, birde halka aynen şöyle seslendi; "Bölge halkı bu tür üzüntülere, olaylara alışık. Bu mesleğe giren kardeşlerimiz böyle şeylerin olabileceğini bilerek işe giriyorlar. Mesleğin kaderinde bu var." şeklinde konuşarak, ihmal, taşeron ve yoğun çalışmanın yarattığı iş cinayetlerini "kader" diyerek halkı yatıştırmaya çalıştı. Sanki bu patlamalar, ihmalden değilde insanların kaderinde varmış iması yaparak, suçu kendilerinin ve patronların üzerinden atmaya çalıyor. Sadece, "bu işi işçiler yaptı" demediği kaldı.
Dünyanın hiç bir ülkesinde, bizdeki bu ilkel çalışma koşullarında işçi çalıştıran kalmadığı halde, bizde bu eski ve ilkel koşullarda işletmeye devam edilerek, patlamalara adeta davetiye çıkardıklarını görmek istemiyorlar. Artık yapılan o kadar açıklamalardan sonra, bizim bile alanımız olmamasına rağmen, patlamaların nedenini bizler bile ezberledik. Ancak sorumlular, idare ve yürütme erki bunu görmemekte ısrar ediyor. Artık, sadece yer altında bu gaz ölçümleri teknolojisini geçtik. Şimdi yukarıda işletme sorumlularının yanında bile içerdeki gaz ve tehlike durumunu saniye saniye bildiren teknoloji çoktan geliştirilmiş. İleri gelişmiş ülkelerde, grizu yüzünde artık kazalar yaşanmazken, bizde en çok can kaybı bu gaz yüzünden hala devam etmektedir.
Burada şunu sormak lazım: Acaba patronların aşırı kazanması ŞANS'ta, işçilerin ölmesi mi sadece "kader" oluyor? Acaba ağlamak va yas tutmak sadece işçi ve emekçilere mi reva görülmüş? Patronlara ve para babalarına da, keyifle eğlenmek mi "kader" olarak yazılıp, çizilmiş? Buna sayın başbakan ne cevap verecek? Kazalar peş peşe geliyor. Ağır can kayıpları yaşanıyor. Ancak çalışma koşullarında bir düzeltme hala yapılmıyor. Yada hükümet bu eksiklerin giderilip giderilmediğine dair bir denetime gerek görmüyor. İşverenleri, işçilerin can güvenliği ve iyi çalışma koşulları sağlamalarına yönelik sıkıştırmıyor. Ölümler olunca da; "Mesleğin kaderinde bu var" deyip işin içinden sıyrıldığını sanıyor. Bu "mesleğin" değil, ihmalin ve aşırı kâr dürtüsünün yarattığı bir sonuçtur. Kâr ve daha fazla kâr diyerek bu ölümler yaşanıyor. Bu doymazlığın yaratığı sonuçtur.
KÜÇÜK İSKENDER - ŞİİR
bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey hatıra değil aslında
kaynayan sular gibi bakardın ya bana
donan sular gibi gülerdin ya
bütün büyük sular korkutuyor şimdi beni
bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey ihanet değil aslında
kararan havalar gibi dokunurdun ya bana
bozan havalar gibi şevişirdin ya
bütün güzel havalar ağlatıyor şimdi beni
MOLEKÜL BUKETİ
el kararı bir
ruhla öperken seni
nesnenin tanrıyla atıştığı
uzun gözlere ait urlarda, bilemem
rolümüzdü bilgi;
el kararı bir
ruhla öperken seni
cismin hacimle seviştiği
ani panikatak şovlarında, bilemem
neredeydi yüzümüzdeki bitkinin kökü.
öğrendim, ki veda
ve kıymettir
ergeç birbiriyle vuruşacak olan, bilirim
renkler arasında adı onun da anılsın diye.
üstünkörü!
Bıraktın Beni
bu korkunç tuzlu yutkunmanın orta yerine bıraktılar beni
bıraktın beni
o
bir yansıma bir sıçrayış
gece üçte uyanıp başladım alkışlamaya,bıraktın beni;
yazı sorguya aldılar
işkencede kısa kalbim
dolaşıyorum
da sözlüye kaldırılıyor ilk sevgilim intihar
ben hiç ders çalışmadım senden başka, bıraktın beni;
ŞİİRİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
